Serviste Geçen Süre Çalışma Süresinden sayıldı
İşçilerin Uzun süre serviste gecen sütleri için acılan dava kesinleşen mahkeme kararında serviste gece süre fazla mise olarak kabul edildi

T.C.
DİYARBAKIR
5. İŞ MAHKEMESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
G E R E K Ç E L İ K A R A R
ESAS NO : 2020/82
KARAR NO : 2021/305
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/04/2020
ISLAH TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/08/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin. 03.02.20004 tarihinden bu yana davalı kurum bünyesinde güvenlik personeli olarak görev yaptığ kurum bünyesinde asgari ücret + %75 fazla tutarında maaş almakta iken, maaşının 01.03.2017 tarihinde davalı kurum tarafından asgari ücret + %50 fazlasına düşürüldüğünü, müvekkilin yazılı rızası alınmadan maaşınm düşürüldüğünü, davalı kurumun tek taraflı bir şekilde almış olduğu karar neticesinde müvekkilin maaşmm düşürülmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkilin kuruma ait elektrik barajında çalışabilmek için iş yerinden baraja her gidiş gelişte birer saat yol mesafesi söz konusu olup yolda geçen bu sürenin de fazla çalışma olarak hesaplanması gerekirken davalı kurumun bu durumu görmezden gelerek müvekkil ve diğer çalışanları hiçbir şekilde fazla mesai ödemesi yapmadığını, müvekkil ve diğer çalışanlar açısından verilen ara dinlenme süreleri davalı kuruma ait barajda geçirmekte olup gerçek anlamda bir ara dinlenmesi sayılmadığından, işçi açısından iş yerinde geçen süre olması nedeni ile fazla mesai olarak değerlendirilmesi gerektiğini, beyan ederek; Ücret fark alacağı : 300,00 TL, Fazla çalışma ücreti : 10,00 TL'den oluşan toplamda 400,00 TL ye tekabül eden alacakların muaccel olma tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; görev, yetki, husumet, derdesttik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre, zamanaşımı itirazında bulundukları, {davacmm teşekküllerine bağlı Dicle belediyesi HES İşletme Müdürlüğü’ne bağlı Kralkızı HpŞjş^tmç ye Bakım Başmühendisliğinde hizmet alımı yoluyla ihale alan Alfa Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. şirketi firmasında çalıştığım, davacmm çalışmış olduğu firma ile teşekkül arasında anahtar teslimi iş sözleşmesi olup teşekküllün ihale makamı konumunda olduğunu, teşekkül ile işçi arasında ne bir hizmet sözleşmesi ne de hukuki bağlantı bulunduğunu, davacının Alfa Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. şirketi firmasının işçisi olup Kralkızı HES işletme ve bakım Başmühendisliği’nde “öze/ güvenlik sorumlusu” ünvanı ile görev yapmakta iken 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı KHKnın 66. maddesinde geçen güvenlik sorumlularında en az önlisans mezunu olma şartı aranır denildiğinde davacmm da lise mezunu olduğundan unvanı “özel güvenlik görevlisi olarak değiştirildiğini, bu nedenle ücretinde yaşanan eksilme bahse geçen KHK’dan kaynaklandığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Davacıya ait şahsi sicil dosya örneği, hizmet dökümü, işten ayrılış bildirgesi, işyeri dosyası,
-Davacı vekili tarafından tanık olarak mahkememize bildirilen ............ tanık sıfatıyla mahkememiz huzurunda yeminleri tahtında dinlenerek beyanları tutanağa geçirilmiştir.
-Dosyamız bilirkişiye verilmiştir; bilirkişi .............. tarafından düzenlenen rapor ile dosya içerisine alınmıştır.
-Davacı tarafça ıslah talebinde bulunulduğu, ıslah harcının 31/05/2021 tarihinde yatırıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkememizce yapılan yargılamada davacının SGK kayıtları ve iş yeri kayıtları dosya içerisine alınmış, davacı vekilinin bildirdiği tanıklar dinlenmiş, dosya hesap bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu aldırılmıştır.
SGK hizmet cetveline göre davacının hizmet cetvelinde görülen işyerlerinin hizmet alım ihalesi işi olduğu ve ihale makamının davalı olduğu, olduğu, davacının 03/02/2006 tarihinden İtibaren değişen taşeron firmalarına bağlı olarak davalı iş yerinde çalıştığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince husumet itirazında bulunulmuşsa da davalının muhtelif hizmet alım sözleşmeleri gereğince değişik yüklenici firmalardan güvenlik hizmeti satın alma yoluna gitmiş olması, İş Kanunun 2. maddesi ve Yargıtay kararları gereğince davalı belediyenin asıl işveren diğer hizmet alımının yapıldığı şirketlerin ise alt işveren niteliğinde olduğu, 4857 sayılı yasanın 2/6.maddesi uyarınca işveren tarafından yardımcı işlerin veya asıl işin bir bölümünde, işletmenin ve işinin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirildiği işçilerinin sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denildiği, bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanunda iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu, 1475 sayılı yasanın 14. maddesi yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulandığı, anılan maddeye göre işyerlerinin devir veya intikali, yahut herhangi bir suretle bir işverendan başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet sözleşmeleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanması gerektiği, bununla birlikte işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesi ile sınırlı olduğu göz önüne alındığında davalının 4857 sayılı yasanın 2/6 ve 1475 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince, işçinin gerçekleşen tüm çalışmalarına ilişkin işçilik alacaklarından asıl işveren sıfatı ile diğer taşeron şirketlerin ise alt işveren sıfatı ile sorumlu olduğu, asıl işveren ile alt işverenler arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk bulunduğu, davacı işçinin hak ve alacaklarından asıl işveren olarak davalının sorumlu olduğu anlaşıldığından davalının itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacının ücret farkı alacağı talebi incelendiğinde; 4857 Sayılı İş Kanununun 22. maddesinde, “işveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir” şeklindeki düzenleme, çalışma koşullarındaki değişikliğin normatif dayanağını oluşturur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin istikrar kazanmış kararlarında da belirtildiği üzere; işçi ücretinin düşürülmesinin ya da ücretin eki niteliğindeki sosyal haklarının ortadan kaldırılmasının veya eksiltilmesinin iş şartlarında esaslı değişiklik olduğu, esaslı değişiklik niteliğindeki değişikliklerin yazılı ve açık kabulüne bağlı olduğu, işverenin tek yanlı irade bildirimi ile ücret miktarında işçi aleyhine değişiklik yapılamayacağı, işçinin belirtilen süre içinde değişiklik öneresini yazılı olarak kabul etmemesi veya bu süre içinde suskun kalması halinde işveren tarafından yapılan iş şartlarındaki değişiklik önerisinin reddedilmiş sayılacağı ve değişikliğin gerçekleşmeyeceği, kısacası taraflar arasındaki iş ilişkisinin aynı şartlarda devam edeceği, talep edilebilir olduğu sürece işçinin fark ücret ve diğer haklarını her zaman isteme hakkına sahip olduğu, içinin uzun süre değişiklik yapıldığı şekilde eksik ödenen ücret ve diğer haklarını ihtirazi kayıt koymadan imzalayarak almasının kanunun açık düzenlenmesi karşısında iş şartlarında esaslı değişikliği kabul ettiği anlamına gelmeyeceği, iş şartlarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin 4857 sayılı İş Kanunun 24/II-e maddesi uyarınca iş sözleşmesinin haklı nedenle fesih hakkını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir.
Dosya kapsamında davacının 01/03/2017 yılına kadar asgari ücretin %75 fazlasını, bu tarihten 31/12/2017 tarihine kadar asgari ücretin %50 fazlasını, 2018 yılında asgari ücretin %56 fazlasını, 2019 yılında ise %50 fazlası olduğu görülmüştür.
Davacının özel güvenlik sorumlusu olduğu, davalı belediyenin davacının 680 Sayılı KHK nedeniyle ön lisans mezunu olma şartını taşımadığı gerekçesiyle özel güvenlik personeli kadrosuna geçirildiğine ilişkin aldığı kararın davacıya yazılı olarak bildirilmediği, davacının söz konusu değişikliği kabul ettiğine dair bir belgenin dosya içerinde bulunmadığı, bu haliyle davacının ücret farkı alacağının bulunduğu mahkememizce kabul edilmiş bu doğrultuda aldırılan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da, davacının talep ettiği miktar göz önüne alındığında talebinde zamanaşımına uğraya kısım olmadığı anlaşıldığından davacının ücret farkı alacağı talebinin taleple bağlı kalınmak suretiyle kabulüne karar verilmiştir.
Davacının fazla çalışma ücreti talebi incelendiğinde; Fazla çalışma, olağan yasal iş sürelerinden ayrı şekilde yapılan olağan dışı çalışmalar olup bu olağan dışı durumu iddia ederek talepte bulunan tarafın iddialarını somut delillerle tereddüte yer bırakmayacak şekilde ve hesaplamaya elverişli biçimde kesin olarak kanıtlaması MK 'nun 6.maddesi hükmü gereğidir. 4857 Sayılı Yasanın 41.maddesinde; "haftalık 45 saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılması gerektiği, ... Fazla çalışma için verilecek ücretin saat ücretinin % 50 yükseltilmiş miktarı olduğu" yine aynı yasanın 67.maddesinde "günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile ara dinlenmelerin işçilere duyurulması gerektiği", 68.maddesinde işçilere ara dinlenmenin verilmesi gerektiği belirtilmiş olup İş Yasasının çalışma süreleri yönetmeliğinin 4.maddesine göre " haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu ... İşverenin işçilerine çalışma sürelerini uygun araçlarla belgelemek zorunda olduğu" '(puantaj kaydı vb ) hüküm altına alınmıştır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, iş yeri iç yazışmaları , giriş çıkışı gösteren belgeler delil niteliğindedir. Ancak bu çalışmaların bu tür yazılı belgelerle kanıtlamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanlarına göre sonuca gitmek gerekir.
Davacı taraf, fazla çalışma ücreti ile ilgili iddialarını ispat etmek için yazılı belge ibraz etmeyerek tanık anlatımlarına dayanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 66. maddesi gereğince madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler, işçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler, demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler işçinin günlük çalışma sürelerinden sayılacağı, aynı maddenin son fıkrasına göre ise, işin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmayacağının düzenleme altına alındığı, somut olayda davacının elektrik barajında çalıştığı, güvenlik görevlisi olarak çalışan kişilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülüp gerektiği anlaşıldığından işe gidiş gelişlerde serviste geçen sürenin de çalışma süresinden sayılmasının gerektiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Dinlenen husumetsiz davacı tanıklarının beyanları, davacının iddiası, yapılan işin niteliği ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, davacının 8 saat çalışıp 24 saat dinlenme usulü çalıştığı, bu çalışmaya serviste geçen 2 sürenin eklenmesi gerektiği ayrıca ve ara dinlenme süresinin düşülmesi gerektiği göz önüne alındığında davacının haftalık 7 saat fazla çalışma yaptığı mahkememizce kabul edilmiş, bu doğrultuda davacının ücretinin asgari ücretin % 75 fazlası olduğu göz önüne alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da, davacının talep ettiği miktar göz önüne alındığında talebinde zamanaşımına uğraya kısım olmadığı anlaşıldığından davacının fazla çalışma ücreti talebinin taleple bağlı kalınmak suretiyle kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen nedenlerle;
DAVANIN KABULÜ İLE;
1-14.077,71 TL net fark ücret alacağının, 300,00 TL'sinin dava tarihi olan 30/04/2020 tarihinden, kalanının ıslah tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-17.616,01 TL net fazla çalışma ücretinin, 100,00 TL'sinin dava tarihi olan 30/04/2020 tarihinden, kalanının ıslah tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.165,00 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harç ve 535,00 TL ıslah harcının mahsubu ile 1.575,60 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,
4-Davanın kabul edilmesi ve tüm tarafların arabuluculuk görüşmesine katılmış olması nedeniyle, suçüstü ödeneğinden karşılanan 680,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 4.754,05 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
6-Davacı tarafça yapılan 565,50 TL yargılama gideri ve 643,80 TL harç toplamı olmak üzere toplam 1.209,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen avansların karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2348
KARAR NO : 2023/455
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 5. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2020/82 Esas, 2021/305 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
İHBAR OLUNAN : ÖZEL GÜVENLİK HİZM. EĞİTİM LTD. ŞTİ.
DAVANIN KONUSU : ALACAK (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin 03.02.2004 tarihinden bu yana davalı kurum bünyesinde güvenlik personeli olarak görev yaptığını, 01.11.2010 tarihinden itibaren asgari ücret + %75 fazla tutarında maaş almakta iken maaşının 01.03.2017 tarihinde davalı kurum tarafından asgari ücret + %50 fazlasına düşürüldüğünü, müvekkilinin yazılı rızası alınmadan maaşının düşürülmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kuruma ait elektrik barajında çalışabilmek için iş yerinden baraja her gidiş gelişte birer saat serviste olduğu ve bu sürenin mesaisinden sayılması gerektiğini, fakat fazla mesai ödemesi yapılmadığını, ara dinlenme süreleri davalı kuruma ait barajda geçirildiğini ve ara dinlenmenin kullanılmadığını, ücret fark alacağının ve fazla mesai alacağının ödenmediğini, belirterek alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görev, yetki, husumet, derdesttik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre, zamanaşımı itirazında bulundukları, davacının teşekküllerine bağlı Dicle belediyesi HES İşletme Müdürlüğü’ne bağlı Kralkızı HES İşletme ve Bakım Başmühendisliğinde hizmet alımı yoluyla ihale alan Alfa Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. şirketi firmasında çalıştığını, davacının çalışmış olduğu firma ile teşekkül arasında anahtar teslimi iş sözleşmesi olup teşekküllün ihale makamı konumunda olduğunu, teşekkül ile işçi arasında ne bir hizmet sözleşmesi ne de hukuki bağlantı bulunduğunu, davacının Alfa Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. şirketi firmasının işçisi olup Kralkızı HES işletme ve bakım Başmühendisliği’nde “öze/ güvenlik sorumlusu” ünvanı ile görev yapmakta iken 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı KHKnın 66. maddesinde geçen güvenlik sorumlularında en az önlisans mezunu olma şartı aranır denildiğinden davacının da lise mezunu olduğundan unvanı “özel güvenlik görevlisi olarak değiştirildiğini, bu nedenle ücretinde yaşanan eksilme bahse geçen KHK’dan kaynaklandığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının 03/02/2006 tarihinden itibaren değişen taşeron firmalarına bağlı olarak davalı iş yerinde çalıştığı, davalının tüm çalışmalarına ilişkin işçilik alacaklarından asıl işveren sıfatı ile diğer taşeron şirketlerin ise alt işveren sıfatı ile sorumlu olduğu, asıl işveren ile alt işverenler arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk bulunduğu, davalı kurumun davacının 680 Sayılı KHK nedeniyle ön lisans mezunu olma şartını taşımadığı gerekçesiyle özel güvenlik personeli kadrosuna geçirildiğine ilişkin aldığı kararın davacıya yazılı olarak bildirilmediği, davacının söz konusu değişikliği kabul ettiğine dair bir belgenin dosya içerinde bulunmadığı, bu haliyle davacının ücret farkı alacağının bulunduğu, davacının 8 saat çalışıp 24 saat dinlenme usulü çalıştığı, bu çalışmaya serviste geçen 2 sürenin eklenmesi gerektiği ayrıca ve ara dinlenme süresinin düşülmesi gerektiği göz önüne alındığında davacının haftalık 7 saat fazla çalışma yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, ihale makamı olduğunu, aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini ,teşekküle bağlı bütün santrallerinde asıl işi olan elektrik üretimi dışında kalan temizlik, bakım, onarım, güvenlik vb. Yardımcı işlerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde ihale yoluyla değişik firmalar tarafından yapıldığını, davacının teşekküle bağlı Dicle ve Yöresi HES işletme Müdürlüğünde hizmet alımı yoluyla ihale alan firmalarda çalıştığını, bu firmalar ile sözleşmenin anahtar teslimi iş yapma sözleşmesi olduğunu, kendilerinin ihale makamı olduğunu, 680 sayılı KHK'nın 66'ncı maddesinde geçen "...güvenlik sorumlularında en az önlisans mezunu olma şartı aranır." denildiğinden ve kendisi de lise mezunu olduğundan unvanı "Özel Güvenlik Görevlisi" olarak değiştirildiğini, bu nedenle davacının ücretinde yaşanan eksilme bahsi geçen KHK'dan kaynaklandığını iddia ederek, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan tazminat ve alacak talebine ilişkindir.
Davalı ile taşeron şirketler arasındaki hukuki ilişkinin niteliği noktasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmıştır. Maddenin devamında, asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davalı ile taşeron şirketler arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğu, işin tanımı özel güvenliğe yönelik olduğu, davacının davalı Elektrik Üretim A.Ş.'ye ait işyerinde, işyeri devri hükümlerine göre değişen alt işverenler bünyesinde çalıştığı, davalı Elektrik Üretim A.Ş.nin taşeron şirketlele 4857 sayılı Kanun'un 2/6. maddesi kapsamında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu bu doğrultuda 4857 sayılı yasanın 2/6 maddesi uyarınca talep olunan alacaklardan davalı Elektrik Üretim AŞ tüm çalışma dönemi bakımından asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin husumete ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir
Taraflar arasında davacının fark ücret alacağına kazanıp kazanmadığı yönünde ihtilaf bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının Davacı Alfa Özel Güvenlik Hizm. Ltd. Şti. firmasının işçisi olup, Kralkızı HES İşletme ve Bakım Başmühendisliği'nde "Özel Güvenlik Sorumlusu" unvanıyla görev yapmakta iken, ‘ ön lisans mezunu olma şartını taşımadığının bildirildiği, adı geçen davacının 01.03.2017 tarihinden itibaren asgari ücretin %75 fazlası maaş alan Özel Güvenlik Personeli kadrosuna geçirilmesi ile ilgili işlem tesis edilmesi hususunda yazılı bildirimi yapılmadığı ve rızasının alınmadığı, görev değişikşliğine dayanak yapılan 06.01.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 680 sayılı KHK'nin 66. maddesi düzenlemesine göre, ‘’ .... Yöneticilerin ayrıca lisans mezunu olmaları ve 14 üncü maddede belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmaları gerekir. Yöneticiler sadece bir faaliyet izin belgesinde yönetici unvanı alabilirler. Özel güvenlik birimleri veya özel güvenlik şirketlerinin şubelerinde veya onbeş kişi ve üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam edilen yerlerde en az bir güvenlik sorumlusu belirlenir. Güvenlik sorumlularında 10 uncu maddede belirtilen şartlara ilave olarak en az önlisans mezunu olma şartı aranır.” hükmünün SGK kayıtlarına göre 03.02.2006 tarihinde işe başlayan davacıya uygulanarak davacının özel güvenlik sorumlusu pozisyonundan özel güvenlik personeli pozisyonuna düşürüldüğü ve maaşında azalma meydana getiren bu değişikliği yönünde rızası ve muvafakatı alınmayan değişikliğin kabul edilemeyeceği, 4857 Sayılı İş Kanununun 22. maddesi gereğince çalışma koşullarında esaslı değişikliğin ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapılabileceği bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı yönündeki emredici yasa hükmü ve genel hukuk kuralları ve evrensel hukuk normları ışığında fark ücret yönünden Mahkeme kararı isabetli görülmüştür. Bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu açıklamalar kapsamında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 2.165,00 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 541,32 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.623,68 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgiliye iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, bu inceleme yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9. maddesi yollamasıyla, 6100 sayılı Kanun'un 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, 13/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023
Abdurrahman KONYAR
İş Hukuk Özel güvenlik kanunu
581-Güvenlik Koruma-iş sendikası
0850 380 00 04
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!