GÜVENLİKÇİ KAMU DÜZENİ İLE KAMUSAL MEŞRU ALANIN ÇATIŞMASI ? Polis 251 bin ama güvenlik 263 bin

GÜVENLİKÇİ KAMU DÜZENİ İLE KAMUSAL MEŞRU ALANIN ÇATIŞMASI ?  Polis 251 bin ama güvenlik 263 bin
  • 20 Kasım 2014, Perşembe 19:09

GÜVENLİKÇİ KAMU DÜZENİ İLE KAMUSAL MEŞRU ALANIN ÇATIŞMASI !

Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!

Kamu düzeni; bütün toplumu ilgilendiren düzen, kamu güvenliği, devletin zabıta hizmetleriyle halkın can ve mal güvenliğini sağlamak, kamu'yu yönetmek, burdan yarar elde etmek, hükümet ve tüm iktidarların görevi olmuştur.

Kamu'yu yönetmek, toplumsal sorun ve proplemleri çözerken demokratikleşmenin seviyesiyle orantılıdır. Kamu yönetiminin sınıfsal karekteri ve nasıl yönetildiği çok önemli. Kamu idaresini tesis etmek devlet olmanın gereğidir.

Kamu düzeni sınıflı toplumlarda her zaman devletin alanı ve denetimindedir. Devletin ve farklı sınıfların olduğu tüm toplumsal sistemlerde gerçek "demokrasi, özgürlük ve eşitlikten" bahsedilemez. Devletin baskısı sınıfsaldır ve hangi sınıfın egemenliğini tesis ediyorsa onun gücüdür.

Toplumsal yaşamın karmaşık ve binbir çeşit ilişkilerin varlığı; bireylerin ortak yaşamları, bireysel, ailesel tercihleri hatta günümüzde evinin salonunda televizyon izleyen kişinin ve elinden hiç düşmeyen "akıllı" telefonların kimi durumlarını bile kapsar.

Diğer canlılar gibi insanlar da gruplar halinde yaşamaya alışkın ve kendi bireyselliklerini günümüz koşullarında, frekansları tutan, uyan daha küçük arkadaş grupları oluşturarak kendi sosyal yaşam alanlarını yaratırlar.

Bu alanlar kısmen ev yaşamını kapsarken, daha çok günlük yaşamın yeniden üretildiği ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal halkın karşılaştığı ve ortaklaşa yaratmış oldukları meşru Kamusal alandır. Kamu düzeni ve kamusal alan ikisi de aynı kelime ile ifade edilmesine rağmen birbirleriyle ilişkili ve çelişki halindedir.

Toplumsal sorunlar çözülmediği zamanlarda çatışma yönü öne çıkar. Örneğin Gezi direnişi. Gezi parkındaki kamusal alana sahip çıkan yurttaşlar bu meşru haklarını kullanmaya çalışırken, Kamu düzenini "güvenlikçi" yöntemlerle sağlamak isteyen devletin saldırması sonucu, gezi direnişcileri kamusal meşru savunma haklarını kullanarak kamu düzeni güçleriyle çatışmıştı. İstanbul Belediyesi'nin "kamu yönetimi" adına almış olduğu "topçu kışlası" projesini tersine çevirmişti. Hükümet ve Belediye geri adım atmasına rağmen, fırsatını bulduğu an bu projeyi uygulamaktan vazgeçmez.

Pervin Buldan'ın "Kamu düzeninde hiçbir sorun olmadığı zaman aslında demokratik zemin sağlıklı bir işlerlik kazanmış demektir.." (1) açıklamasını Taha Akyol doğru ve yerinde bir açıklama olarak destek vermektedir.

Bizim gibi üç Askeri darbe yaşamış ve siyasetin yukardan "kamu düzeni" adına dizayn edildiği, demokratik zeminin mayınlarla döşendiği Türkiye'de, demokratikleşmenin önündeki engeller kaldırılmadığı sürece "kamu düzeni kamusal meşru alan sürekli çatışmalı geçmek durumundadır.

Pervin Buldan ve Taha Akyol'un temenilerine katılmakla birlikte, 6-8 Ekim Kobane dayanışmasına saldırarak onlarca insanın ölmesine neden olan "güvenlikçi" kamu düzeni kendi suçunu bastırmak için, HDP'ye saldırması tamamen bir pskolojik savaşın yeniden üretildiği ve uygulamaya konduğunun göstergesidir.

Güvenlikçi "Kamu düzeni" ile kamusal meşru alan arasında en çok gündeme gelen "vandalizm" tartışmalarıdır. Bu tartışmada önce egemen söylemin tüm güçlerini kullanarak büyük bir çarpıtma yaptığının altını çizmek gerek.

Devletin resmi kolluk gücünün yanı sıra, Türkiye'de çok ciddi ve giderek büyüyen bir "özel güvenlik ordusu" yaratılmıştır. "1.278 özel güvenlik şirketi var. 216.640 özel güvenlik görevlisi fiilen iş başında." (2)

Toplumsal olaylarda demokratik hak arama eylemlerinde katılan kitleye eğer kolluk kuvvetleri-asker.polis-saldırmadığı zaman olaylar daha az olmakta. Eyleme katılıp maksadını aşmak isteyenler her zaman olabilir. Eğer "kamu düzeni" adına, toplantılara, gösterilere, mitinglere veya kendiliğinden patlayan protesto harekatlarına, asker, polis müdehale etmezse, "vandalizm" giderek azalacaktır.

"Ayrıca güvenlik kursuna katılan 1 milyon 220 bin 640 kişiden 518 bin 917'sı silahlı, 362 bin 60'i silahsız olmak üzere, toplam 880 bin 917 kişi güvenlik sertifikası almış durumda"(3) Bu sivil özel militer güç ne yapacak? Sadece görevi Banka veya önemli özel mülkü mü koruyacak? Bu sorulara verilecek cevap böyle olmadığı son zeytin katliamında "gaz" kullanarak ortaya çıkmıştır.

Toplumsal olaylarda "hiç kimsenin burnu kanamıyacak" diyerek hareket etmek ve maksadı aşanları toplantıyı yapanlar kendi içinde bertaraf edebilir. Amacı üzüm yemek olmayan, "nerde hareket orda bereket " diyenleri denetleyerek ve kitle içinde teşhır edecek iradeyi ortaya koyabilir. Onlarca, yüzlerce, binlerce insanın sorumluluğu her an düşünülmeli ve sorumlu siyasetin gereğidir. Burda esas olan devletin "kamu düzeni" adına hoyratça saldırması ve sivil-militer güçleri de kullanarak her türlü provakasyonu bizzat kendisinin tezgahlamış olmasıdır.

Alman felsefeci, sosyolog ve siyaset bilimci Jürgen Habermas'ın "Kamusallığın Yapısal Dönüşümü" (Strukturwandel der Offentlichkeit, 1962) kitabında "kamusal alan", en basit anlamıyla "toplumsal yaşamımız içinde, kamuoyuna benzer bir şeyin oluşturulabildiği bir alanı" ifade ederder.

"Kamusal alan, modern toplum kuramlarında, toplumun ortak yararını belirleme ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanına işaret etmek için kullanılan kavram. Kamusal alanlar hangi kültürden, dilden ve sosyal statüden olursa olsun, her bireye sunulmuş veya açılmış alanlardır." (4)

Kamusal alan ezilenlerin, bireylerin, farklı farklı ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel inanç ve etnik grupların meşru hak arama alanlarıdır. Devletin bu alana müdahelesi kabul edilemez. Eğer varsa bir "suç" kamu davası açar. Tevfik Özkorkmaz.

Polis 251 bin ama güvenlik 263 bin

Kaleci Volkan’ın görüntüsünü almak isteyen gazeteciler Fenerbahçe’nin özel güvenlik çalışanlarından dayak yedi.
Özel güvenlik çalışanı sayısı, devletin polisinin sayısını aştı. Son bilgilere göre 251 bin polisimiz, 263 bin özel güvenlik çalışanı var.

1.508 özel güvenlik şirketi var
Özel güvenlik hizmeti vermek için izin alan şirketlerin sayısı 1.618. Bunların 1.508’inde 263.116 güvenlik görevlisi hizmet veriyor.
Güvenlik görevlileri 120 saat silahlı, 90 saat silahsız eğitimden sonra sınava giriyor. Bugüne kadar 1 milyon 481 bin kişi özel güvenlik görevlisi olmak için sınava girmiş. 952 bini başarılı olarak sertifika almış.
Bu bilgileri TOBB’un Özel Güvenlik Hizmetleri Meclisi 2014 Sektör Raporu’ndan aktardım.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

SON DAKİKA HABERLER

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık