İş yerinden hırsızlık özel güvenlik şirketine rücuu davası

Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/07/2013 tarih ve 2010/663-2013/372 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla,…

Özel Güvenlik İşçi Hakları

Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak, kusurlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hırsızlık olayının gerçekleşmesinde, davacıya sigortalı bulunan bina inşaatını koruyan davalı şirketin %35 oranında kusurlu olduğu, geriye kalan kusurun sigortalıya ait bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının kusuruna tekabül eden 9.085,13 TL asıl alacak ve 619,53 TL işlemiş faiz olmak üzere 9.704,66 TL yönünden itirazın kaldırılmasına ve icra takibinin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davacı nezdinde inşaat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan ve güvenliğinden davalının sorumlu olduğu inşaatta meydana gelen hırsızlık nedeniyle sigortalıya ödenen miktarın rücuan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hırsızlık olayının meydana geldiği yerin çok geniş bir inşaat sahası olduğu ve olay anında sadece 1 güvenlik görevlisinin bulunduğu, oysa bu yerin en az 4 güvenlik görevlisi ile korunması gerektiği, buna rağmen davacı sigortalısının bunun ¼ kadar elemanla iş gördürmek istemesinin muhtemel riskleri kabul ettiği anlamına geldiği gerekçesiyle davacı sigortalısının %65 kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Ancak dosya kapsamından olay anında inşaat alanında

2 güvenlik görevlisinin bulunduğunun, bunlardan birisinin kamera sisteminin başında bulunduğu, diğerinin ise inşaat alanında olduğunun ve hırsızlık olayının inşaat halinde olan binanın alt katında bulunan depoda meydana geldiğinin anlaşılması karşısında hükme esas alınan bilirkişi raporu olayın oluş şekline uygun düşmemektedir. Ayrıca, davacının sigortalısı ile davalı arasında yapılan sözleşmede de davalı tarafından sözleşmede belirtilen sayıda güvenlik elemanıyla dava konusu yerin korunacağı taahhüt edilmiş olup davacı da bu yönde rapora itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan hususlar nazara alınarak, kusur durumunun, içinde güvenlik uzmanı ve sigorta hukukçusunun bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle belirlenip oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken olaya uygun düşmeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 497,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.