Sahte kaza tutanağı tanzim etmek suretiyle sigorta bedeli alma-nitelikli dolandırıcılık

Yargıtay kararlarında hileli davranışın varlığının değerlendirilmesinde, somut olayın özelliklerinin nazara alınması, bu kapsamda ortalama kişinin değil, hadisedeki mağdurun konumunun göz önünde tutulması gerektiği ifade edilmiştir Kişinin herhangi bir şekilde hileli…

Özel Güvenlik İşçi Hakları

Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıkların, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, aralarında trafik kazası yaptıklarına dair sahte içerikte 27/02/2010 tarihli maddi hasarlı trafik kaza tutanağı tanzim ettikleri ve sanık S..'ın bu tutanak doğrultusunda, diğer sanık M..'ın aracının zorunlu mali trafik sigortası ile sigortalı olduğu katılan şirkete sigorta bedelini almak için müracaat edip kendisine haksız kazanç sağlamaya çalışmak suretiyle, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; Sigorta şirketi ekspertiz raporu ve soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu içeriğinde söz konusu kazanın oluş şeklinin kaza tespit tutanağında anlatılan şekilde olamayacağı belirtilmiş olsa dahi, sigorta şirketi ekspertiz görevlisinin ve bilirkişilerin hemen kaza sonrası inceleme yapmamış, olayı evraklar üzerinden yorumlamış olmaları, sanıkların birbirlerini tanımadıklarına ve kazanın oluşunun kaza tespit tutanağında anlatılan şekilde olduğuna dair istikrarlı savunmaları, yine bu doğrultudaki tanık beyanları ile kovuşturma aşamasında mahkeme heyeti tarafından kazanın tatbikine ilişkin yapılan keşif esnasındaki gözlemlerine göre, kazanın sanıklar tarafından anlatıldığı şekilde yapılmasının mümkün olabileceğine, soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunun evrak üzerinden verilmiş olması nedeni ile itibar edilemeyeceğine ilişkin tespit ve bu tespitleri doğrular içerikte keşif esnasında alınan bilirkişi raporu ile ayrıca söz konusu kazanın başka şekilde olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmaması karşısında sanıkların üzerine atılı suçları işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği gerekçesi ile verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Yazdır